23 Ocak 2017

Yün Elbise ve Yavaş Dikmek


Bu kadar uzun ara verince blogu çok özlemişim gerçekten. Hem son diktiğim elbisemi yazayım, hem de biraz laflayalım istedim. Bloga ara verme mevzuu şimdilik kenarda dursun, ben size son zamanlarda neden daha az diktiğimden bahsedeyim biraz. 

Son aylarda, artan çalışma tempomdan mı, çocukla koşuşturmaktan mıdır bilmem kendimi çok yorgun hissetmeye başladım. Sürekli birşeylere yetişmeye çalışma halinin beni yıpratmaya başladığını farkettim. Sabah işe git, çalış, akşam eve gel çocukla ilgilen, onunla nitelikli zaman geçir, arkadaşlarla görüş, sosyalleş, hobilerine vakit ayır, kitap oku,...... derken bir baktım tükeniyorum. ve dahası iş dışında da yaptığım herşeyi görev gibi, zorunluluk gibi yapmaya başlamışım. Hele de dikiş dikerken de bunu yaptığımı farkedince çok huzursuz oldum. Çünkü bazen başladığım işi bir an önce bitireyim tezcanlılığı (ki bende bolca mevcut), bazen de sosyal medya hesaplarımızın oluşturduğu baskı (ben dikiş blogu yazıyorum, sürekli birşeyler dikmeliyim) dikişi bile benim için bir "görev", adeta bir "zorunluluk" haline getirmişti. Ve bunun doğal bir sonucu olarak artık dikiş dikmekten eskisi kadar keyif almamaya başlamıştım.

Önce biraz ara vermeye karar verdim. Bir aydan fazla süre dikiş odama girmedim bile, zaten canım istemiyordu. Tekrar dikiş dikme isteğim geldiğinde bunun artık eskisi gibi olmaması gerektiğine karar verdim. Kesinlikle üzerimde bir baskı hissetmemeliydim. Canım ne zaman isterse ve ne kadar isterse o kadar dikmeye başladım. Bir akşam oturup sadece dikeceğim kumaşa veya kalıba karar veriyor, bir akşam sadece kıyafetin ceplerini hazırlıyordum. Diktiğim kıyafetleri yavaş yavaş, özenle dikince, her detayıyla dikkatlice ilgilenince, bunun beni dikişi bitirmekten daha çok tatmin ettiğini farkettim. Üstelik her aşamanın nasıl yapılacağı ile ilgili önceden araştırıp, daha az hata yapıyordum böylece. 

Kulağa komik gelebilir ama benim için tam bir aydınlanma süreci oldu bu. Zaten son zamanlarda Minimalizm üzerine de çok fazla okuyup araştırmaya başlamıştım. Bunu dikişe uyarlayıp, "daha az kumaş, daha az kıyafet, daha nitelikli zaman" gibi bir mantığa ulaştım. Yabancı dikiş bloglarında da "Slow Sewing" adı altında bir süredir benzer yaklaşımlar görüyordum. 

Sözün özü; artık dikebildiğim kadar dikip, yapabildiğim kadar paylaşım yapacağım. Hem burada, hem İnstagram'da. 

Artık biraz da elbiseden bahsedeyim...


Oldukça kalın, yünlü kaşe bir kumaştan diktim elbisemi. Tabii ki yine kalem tarzı, bu kez daha çok 60'lar hissi veren bir elbise oldu.


Aslında kumaş kaban olmaya daha uygundu ama elimde yeterince kumaşım yoktu. Kalın kumaşla çalışmanın bir sonucu olarak yaka patı ve yaka baya uğraştırdı. Bu da kalıba uygun kumaş seçmek konusunda kulağıma küpe oldu!


Kalıp Burda Şubat 2013 sayısından, benim temel kalıp olarak çok sevdiğim bir model. Daha önce küçük siyah elbisemi ve haki elbisemi de aynı kalıbı kullanarak dikmiştim. Kalıp normal beden boyunda verildiği için benim gibi minyonsanız kalıbı kısaltmanız gerekir, onun dışında çok güzel bir kalıp.

Şimdilik benden bu kadar, keyifli geçsin gününüz...

14 yorum:

  1. Ne kadar güzel özetlemişsiniz hissettiklerimi; hobi işini işkenceye dönüştürdük resmen kendimize :) Elbiseye tabii ki bayıldım ellerinize sağlık keyifle giyin...:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Bu yüzden arada mola vermek, dinlenmek lazım. Sevgiler ;))

      Sil
  2. Merhaba, sanırım yaşadığınız mecburi dikişi bende yaşadım üstelik sağlığımı zorlasada...ama artık koşturarak değil sizinde bahsettiğiniz gibi ağır adımlarla vakit değerlendirme adına uğraş veriyorum:) elbise kalıbınız her zaman favorimdir kalem elbise asil, hoş geliyor bana ve harika bir duruşu oluyor sizde çok yakışmış güzel günlerde giyiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim. Siz benden önce farketmiş ve bu durumu değiştirmişsiniz, ne güzel :))

      Sil
  3. Canım, her şeye yetişebilmek ve mükemmel yapmak o kadar zor ki! Bence dikiş bizim molamız, aynı kitap okumak gibi, rahat ve özgür olmalıyız. Bu göreve dönüştüğü ve pozitif enerjiyle yapılmadığı zaman blog da yapacağımız yayının da o olumsuz enerjiyi vereceğine inanıyorum ben. Sen de zaten bunu fark etmişsin ve emin ol bundan sonra her şey daha keyifli olacak. Ben de çok uzun zamandır dikiş konusunda kasmıyorum kendimi, çok özledim ama yetişemiyorum, ona vakit kalmıyor ne yapayım :) zevkle yapmalıyım onun için doğru zamanı bekliyorum.
    Elbisen iseee, yine Antigone farkını belli ediyor. Her şeyi mükemmel ellerine sağlık canım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel özetlemişsin canım, her kelimesine katılıyorum. Artık ben de keyifle ve ne zaman vakit bulursam dikeceğim kesinlikle. beğenmene de çok sevindim, yine şımartmışsın beni ;))

      Sil
  4. Hep başımı sallayıp "hı-hı" diyerek okudum, eminim ki benim gibi pek çok başka insanın da hislerine tercüman olmuşsunuzdur. O kadar baskılanıyoruz ki fark etmeden, hele biz dikiş diken insanlar çoğunlukla çok yönlü oluyoruz ve kendimizi çok zorluyoruz, bu da mutluluğumuza mani oluyor bazen. Aceleye getirildikçe ürünümüzün niteliği de düşüyor, ve bu kesinlikle tatmin etmiyor beni de. bu yüzden projeme bağlanmak ve ne kadar sürse de onunla hak ettiği gibi ilgilenmek istiyorum ben de sizin gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bir de işin çok yönlülük kısmı var di mi? Ben onu atlamışım yazarken. Diğer dikiş diken arkadaşlarım gibi ben de farklı farklı hobilere heves ediyorum bazen. Ama sonra, "boşver, ona vakit mi var!" diye vazgeçiyorum. Heves çok, vakit yok yani özetle ;D

      Sil
  5. güzel olmuş ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Merhaba. Harika bir paylaşım olmuş. Ellerinize sağlık ustadim. Benim Bloguma da beklerim. www.dikiskalipvepatronlari.com
    Sevgilerle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, bakıyorum hemen :))

      Sil